YayBlogger.com
BLOGGER TEMPLATES

15 Mayıs 2014 Perşembe

SOMA


     İyi günler diye değil, kara günler diye başlayacağım sanırım... "Kömür karası" günler. Böyle şeyler hakkında yazmayı pek beceremem ama eğer bir şeyler söylemezsem de vicdan azabı çekecektim, biliyorum.
     Faciayı dün edebiyat dersinde öğrendim. Olayın yaşandığı gün ailemle oturmuş gülmekten kırılarak bir animasyon film izliyordum, her şeyden bihaberdim. Huzurluydum, güvendeydim ve ailemleydim. Ben bunları yaşarken ailelerin ışıkları sönüyordu; insanların kimi babasını, kimi eşini, kimi ağabeyini, kimi oğlunu kaybediyordu... Ve biz hayatın koşuşturmasına kaptırmıştık kendimizi, bazılarımız bilmiyorduk bile neler olduğunu. Olayı dramatize etmem hiç gerek yok, gerçekler olduğu gibi öyle acı ki ! Duyunca çok üzüldüm, çok çok üzüldüm. Hepimiz üzüldük. O insanların yerin bilmem ne kadar altında o şartlar altında öldüğünü düşünmeye korktum. "Her canlı bir gün ölümü tadacaktır" tabii ama böyle mi olmak zorundaydı ? "Kader" deyip de geçecek miyiz şimdi ? "İhmal" demeyi tercih ediyorum ben, "iş kazası" değil.
İki yüz kırk küsür can, hiç bir anne bunu hayal ederek büyütmedi evladını. Ailelerini düşünmek de ayrı üzüyor beni ve hatta utanıyorum kendimden hiçbir eksiğim olmadığı için. O paraya ihtiyacı olmayan kimse bu şartlar altında çalışmaz. Şimdi aileler bu tehlikeler için inanılmaz zorlukla kazanılan imkanlardan da mahrum. Ey, ne yapacağız o halde ? Ne yapılması gerektiği belli: bir daha olmasına izin vermeyeceğiz. İki yüz kırk küsür can bir günde ölüyorsa böylece bir yerlerde bir "yanlış" olmalı.
     Devletin şöyle bir durumda, "15 yaşında işçi çalıştırılmış." iddiasının karşısında durup da "Hayır, 15 yaşında değil, 19 yaşındaydı." demesi ne duyarlı(!) ve ne hoş(!). Ah eğer çalıştırılan madenci 19 yaşındaysa her şey çözüldü demektir, tabii !
     En acısı de ne biliyor musunuz ? Bunca meslektaşının ölümünü gören, kendisi de aynı şekilde ölüm tehlikesi geçiren, canının güvenliği hiçe sayılan o güzel insanın sedyeye yatırılırken "Çizmelerimi çıkarayım mı ? Sedye kirlenmesin." demesi.
                                   "Çizmelerimi çıkarayım mı ? Sedye kirlenmesin."


                                  "Yüz karası değil, kömür karası
                                            Böyle çıkarılır ekmek parası."



Bu da okulumdan, "Ulubatlı Hasan Anadolu Lisesi öğrencisi olmaktan gurur duyuyorum" dedirtecek bir kare:

Bu acı hepimizin. BAŞIMIZ SAĞ OLSUN.
Türkiye kömür karası...


1 yorum: